Turfanda mı Turfa mı?

Tanzimat sonu romancılarından ve fikir adamlarından olan Mizancı Mehmed Murad, bu eserinde, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki sosyal ve bireysel birçok olaya eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.

Tükendi

Tanzimat sonu romancılarından ve fikir adamlarından olan Mizancı Mehmed Murad, bu eserinde, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerindeki sosyal ve bireysel birçok olaya eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.

Romanın başkahramanı Mansur Bey’de, yazarın kendi milli ve ahlaki görüşlerinin yansımasını buluruz. Devlet içinde birçok alanda çöküşün yaşandığı bir dönemde asıl çöküşün kişisel değerler kapsamında, ahlaksal boyutta olduğunu gören Mansur Bey gördüğü yanlışlıkları kişisel olarak düzeltmeye çalışır. Ancak tek başına onun yapacakları yaşanan büyük çirkinlikler karşısında etkisiz kalacaktır. “Turfanda mı Turfa mı?” bir imparatorluğun içten içe eriyişinin sebeplerini de ele alan gerçekçi bir roman...

Kategori Roman
Cilt Türü Karton Kapak
Basım Tarihi: 2011
Basım Yeri: Ankara
Baskı Sayısı 3
Ebat: 11.5X19
Dil: Türkçe
Kâğıt Türü: Enzo
Sayfa Sayısı: 288
Barkod: 9789756132883
ISBN: 978-975-6132-88-4
Mizancı Mehmed Murad

1854 yılında, Dağıstan'ın Dargu Cumhuriyeti kısmındaki Huraki kasabasında doğdu. Babası, kadılık ve müftülük yapmış olan Hacı Mustafa Efendi idi. Ailesi, nesilden nesile kadılık gibi mühim görevlerde bulunmuş, ilmî açıdan ayrıcalıklı ve savaşçı bir aile idi. Mizancı Mehmed Murad’ın adının kaynağı da babası Hacı Mustafa Efendi'nin, Dağıstanın bağımsızlığı için Ruslarla çarpışan Dağıstanın özgürlük savaşçısı Hacı Muradın birliğinde görev yapmış olan Murad Beye duyduğu hayranlıktan gelmekteydi.

Eğitim hayatına yedi yaşında, halasının eşinden Arapça ve Kur'an öğrenerek başladı. Derslerinde çok başarılıydı, bu sebeple hocası ona: “Oğlum, bu gidiş ile seni okutacak bir hocayı Hurakide bulamayacağız. Sen İstanbula gitmelisin. dedi. Mehmed Murad İstanbul'a gitmek istese de babası Moskova'da eğitim almasını uygun gördü. Bunun üzerine Moskova'ya gitti ve orada kısa sürede büyük ilerleme kaydetti. Başarısıyla hocalarının dikkatini çekti ve altı yıl sürecek eğitim hayatını bir buçuk yılda bitirdi.

1866 yılında İstavropol İdadisine kaydoldu. Başarısı burada da devam etti ve okul kütüphanesinde görevlendirildi. Kendisini kitapların içinde bulan Mehmed Murad, bu fırsatı kaçırmadı ve kitaplarla hemhâl oldu.

Beşinci sınıftayken Haydar Bey ile tanıştı ve aralarında sağlam bir dostluk kuruldu. Mehmed Murad, arkadaşının da isteği üzerine Moskova'da hukuk okumaya karar verdi lakin çok geçmeden Haydar Bey, öğrenim gördüğü tıp fakültesinde incelediği bir cesetten mikrop kaparak vefat etti. Mehmed Murad, bunun üzerine hukuk fakültesine gitmekten vazgeçti. Burada Rusların verdiği burs ile okuması ve okulunu bitirdikten sonra da Ruslara hizmet etmesi gerekecekti. Mehmed Murad ise  düşman olarak gördüğü Rusya'ya hizmet etmemek için okulundan vazgeçti.

Küçük yaşlardan itibaren halifeye hizmet etme isteği içindeydi. Arkadaşının ölümü üzerine lise yıllarında yazdığı makaleleri yayımladı ve kazandığı parayla İstanbul'a gitti. Sadrazam Mithat Paşa ile görüştü ve kendisi burada, Rusya basınını takip etmek ve çeviri yapmak ile görevlendirildi. Kısa sürede mühürdarlık görevine yükseldi.

İstanbul, onun için bir süre sonra hayal kırıklığına dönüştü çünkü şehir, tasavvur ettiği gibi bir İslam merkezi değildi. Yöneticiler ve devrin aydınları, bütünüyle Batı hayranıydı. Artık böyle bir ortamda çalışmak istemedi, Mülkiye Mekteplerinde öğretmen olmak için gerekli sınava girdi ve kazandı. Öğretmenlik hayatını öğrencilere faydalı olma çalışmalarıyla sürdürdü.

Vatana hizmet etmek düşüncesiyle “Mizan” adlı bir gazete çıkardı. Avrupa ülkelerindeki bazı faydalı uygulamaların neden Osmanlıda olmadığına yönelik yazılar yayımladı, bunlar çok beğenildi ve gazete saraya ulaştı. Zaman içerisinde eleştirileri ağırlaştı, eksiklikleri söylemekten çekinmedi ve nihayetinde Mizan gazetesi kapatıldı.

Sultan II. Abdülhamid’e muhalefet olmak amacıyla 19 Kasım 1895 tarihinde Paris'e gitti. Kısa bir Londra ziyaretinin ardından Mısır'a geçti ve Kahire'de Mizan gazetesini çıkarmaya başladı. Aradığı rahat ortamı Mısır'da buldu, üslubundaki şiddeti her sayıda biraz daha artırdı ve Sultan II. Abdülhamid’i hedef alan yazılar yayımladı. Buna karşılık olarak İstanbul'da Mehmed Murad için idam kararı çıkarıldı.

1896 yılında Paris'e döndü ve Jön Türk hareketinin başına getirildi. Sonraki yıllarda İstanbul'da af ilan edileceği temin edildi ve Mehmed Murad yurda döndü lakin hem cemiyetini hayal kırıklığına uğrattı hem de aradığını bulamadı. Yaşamı, tam bir hapis hayatına döndü. Üzerindeki baskıya rağmen yazılar kaleme almaya devam etti.

Meşrutiyet'in ilanından sonra Mizan'ı yeniden çıkarmaya başladığında İttihat ve Terakki hükûmetine karşı halkı kışkırtmaya yönelik yazılar kaleme aldı ve bir hafta gözaltında tutuldu. O yıllarda İttihat ve Terakki yönetimine muhalif olan ve Mehmed Muradı savunan yazılar yazan gazeteci Hasan Fehmi öldürüldü, faili ise bulunamadı. Mehmed Murad'ın eleştirileri daha da sertleşti. 31 Mart'ta bir yazı yayımladı. 31 Mart vakasının kargaşası içinde kendi aleyhine sürdürülen kampanyanın kurbanı olarak Rodos Adası'na daha sonra Midilli Adası'na sürgüne gönderildi. 15 Nisan 1917 tarihinde, Anadoluhisarı'ndaki evinde vefat etti.

Yıllar içinde birçok eser kaleme alan Mizancı Muradın 1308 yılında yazdığı tek roman olan “Turfan da mı, Turfa mı?” şahsının sosyal ve siyasî meselelere yaklaşımını özetleyen bir eser olarak edebiyat tarihçilerinin dikkatini çekti.

Eserleri:

Târîh-i Umûmî (1880-1882)

Muhtasar Târîh-ı Umûmî (1885)

Muhtasar Târîh-i İslâm (1890)

Devr-ı Hâmidî Âsârı (1891)

Turfanda mı Yoksa Turfa mı? (1892)

Le Palais de Yıldız et la Sublime Port (1896)

Müdâfaa Niyetine Bir Tecâvüz (1896)

La Force et la Faiblesse de la Turquim (1897)

Hürriyet Vadisinde bir Pençe-i İstibdâd (1908)

Mücâhede-i Milliye (1908)

Tencere Yuvarlandı Kapağını Buldu (1908)

Târîh-ı Ebülfâruk (7c, 1909-1916)

Enkaz-ı İstibdâd içinde Züğürdün Tesellîsi (1911)

Tatlı Emeller Acı Hakikatler (1912)

Taharrî-yı İstikbâl (1913-1914).

Kaynak: Nazime Akdeniz, Mizancı Mehmed Muradın Hayatı, Eserleri ve Muhtasar Tarih-İ Umûmî Adlı Eserinin Transkripsiyonu ve Değerlendirilmesi, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır 2020.

 

 

 

 

 

Kullanıcı Yorumları

Henüz hiç yorum yapılmadı.

Yorum Yap

Yorum yapmak için kullanıcı hesabınızla giriş yapmalısınız!

Giriş yapmak için lütfen tıklayınız.