İslamsız Müslümanlık
İslamsız Müslümanlık
7 Ocak 2023 Cumartesi

Başlık sizi şaşırtmıştır. "İslamsız Müslümanlık" kitap ismi. Yazarı da sizi şaşırtacaktır: Abdulbaki Erdoğmuş. Eski müftü. Diyarbakır'da, 1999'da, ANAP'tan milletvekili seçilmişti.

"İslamsız Müslümanlık" Elips Yayınları arasından çıktı. (168 s.)

Şu değerlendirmeleri, yazar hakkında size bir fikir verecektir.

"HDP içinde PKK ile ilişkili üyeler çıkabilir. Bu durum bireysel bir suç olarak değerlendirilmelidir. Bundan dolayı HDP'yi PKK veya terör eylemleriyle ilişkilendirmeyi doğru bulmuyorum. Mahkeme kapılarında süründürülmesini de büyük bir haksızlık olarak görüyorum." ("Abdulbaki Erdoğmuş'tan HDP-PKK İlişkisi Üzerine Bir Değerlendirme", Meridyen Haber, 31.07.2022)

"- Makul milliyetçilik 'Türkiye' ortak paydasıdır. / - Makul milliyetçilik, Türkiye'nin demokrasi ve muasırlaşma hedefidir. / - Makul milliyetçilik, farklı inanç ve etnik unsurlarla 'eşit vatandaşlık' temelinde dayanışmak ve birlik olmaktır..." ("Makul milliyetçilik ve İYİ Parti", Independent-Türkçe, 23 Ekim 2022)

Abdulbaki Erdoğmuş'un"İslamsız Müslümanlık"tan başka Elips Yayınları arasında çıkan başka kitapları da var: Kayıtlar, Mahzun Mezopotamya-PKK ve Kürt Ulusalcılığın İnşasıDemokrasi Ve Toplumsal Barış.

"İslamsız Müslümanlık" başlığı şu zamanda kullanılacak en uygun başlık.

Özellikle zamanımızda "şahsın Müslümanlığı" yaşanıyor, Şef, şıh, şeyh ne derseniz, İslâmı ne kadar biliyorsa, müritlerin, ona inananların Müslümanlığı da o kadar. Şu cümleler hepimizi düşündürecektir:

"Hz. Muhammed'in vefatından sonra İslam mensupları müminlere emanet edilmiştir. Bundan sonra onlara düşen, dini sahih ve yalın biçimde anlamak ve sürdürmektir. / Ama gün geçtikçe geniş topraklara yayılan İslam dini Müslümanların uy­gulamalarıyla giderek zaafların, çıkarların ve cehaletin gölgesinde tanınmaz hâle geldi. / Peygamber'in vefatından hemen sonra başlayan iktidar-siyaset tartışmaları Müslümanları birbirinden çok farklı mezheplere ve fraksiyonlara ayırmıştır. Normalde düşünce özgürlüğü ve "rahmet" olarak kabul edilen çoğulculuk ve bu ihtilaf durumları Müslüman coğrafyasını ırkçılığın, grupçuluğun ve mezhepçiliğin pençesinde bugün içinde bulunduğumuz perişan bir duruma sürüklemiştir." (Arka kapaktan)

"İtiraf etmeliyiz ki, Müslümanlar olarak yaşadığımız din, Allah'ın dini İslam değildir.

Hakikati ifade etmek gerekirse, egemenlerin, yönetici ve poli­tikacıların, din adamlarının, diyanet, cemaat ve örgütlerin gele­neksel, tarihsel yorumlarla şekillendikleri bir dini 'İslam' olarak yaşamaya çalışıyoruz!

Şeyhinin; havuzlu villalarda, yalılarda, Mercedes içinde ta­savvufu, sahabe hayatını yaşadığına inanan ve iradesini, mane­vi kurtuluşunu ona bağlayan milyonlarca Müslüman var. Parti Genel Başkanını 'ulu'l emir', siyasi liderini 'İslam emiri', devlet başkanını 'peygamber halifesi' bilen milyonlarca Müslüman var. 'ümmetin vahdeti/birliği', 'İslam devleti', 'Hilafet düzeni' gibi iddialara inanıp uğruna cihad eden ve siyasal sorunların çözü­münü 'İslam kardeşliği'inde gören milyonlarca Müslüman var. Kadının okuma-yazma öğrenmesini, sosyal olmasını, çalışma­sını, özgürce davranmasını, tek başına seyahat etmesini, mes­citlere dahi gitmesini haram sayan ve bunun gereğini yapan milyonlarca Müslüman var. Geleneksel fıkhı ve saltanat uygulamalarını din/şeriat sayan ve günümüzde de uygulanmasını dinî bir zorunluluk gören milyonlarca Müslüman var. Benzer anlayış­ları ve yaşam tarzlarını 'İslam' bilen yüz milyonlarca Müslüman var. Müslüman olmamakla bunları itham etmiyorum. İnanç ve yaşam tarzlarını şirk veya küfür olarak da tanımlamıyorum. Bu anlayışların tamamını bir çeşit Müslümanlık olarak görüyorum ancak bu, asla İslam değildir.

Okumayı, öğrenmeyi, düşünmeyi, akletmeyi, araştırmayı em­reden İslam'da nasıl oldu da 'şeyhlik' ve 'din adamları' diye bir temsil ve ruhban oluştu?

Bilginlerin, bilge insanların, bilim insanlarının yetiştirilmesini ve bilgi toplumunun inşasını öngören İslam'da nasıl oldu da ce­halet, dinbazlık, yobazlık hâkim oldu?

Allah'ın evren için seçtiği İslam; nasıl olur da bir devletin, ce­maatin, partinin, örgütün, fırkanın, mezhebin, hizbin veya bir milletin temsilinde millîleştirilebilir?

Evet, Müslümanız ama dinimiz Allah'ın insanlık için seçtiği din olan İslam değildir." (Ön Söz'den)

Abdulbaki Erdoğmuş'u hiç okumamıştım. Elips Yayınları'nda daha önce benim kitaplarım da çıktığı hâlde, kitaplarına da bakmamıştım.

Zamanımızdaki İslâm meselesinde diyebilirim ki, Abdulbaki Erdoğmuş'la birebir örtüşüyoruz. Yazılarımı takip edenler bilirler, ben de aynı neticeye varan cümleler kurdum.

Okumak lâzım.