Führer’in aşk ilişkileri patolojik ruh halini mi açığa vuruyor?

Tarihçiler ve psikanalistler modern çağda şerrin sembolü hâline gelmiş olan adamın zihniyetini kavramaya çalışıyorlar. Hitler vatanının bütün kadınlarıyla evliymişçesine, o ünlü sözünü söylüyordu: “Benim aşkım Almanya’dır.” Dünyanın âşık olduğu kişilere ilişkin ayrıntıları bilmesini hiçbir zaman istemedi.

Yine de ona çok yakın olanlar oldu. Bakımını üstlenen ve kişisel hizmetinde bulunan hizmetçiler ile doktorlar ve özellikle de çevresini saran genç kadınlar –Mimi, Geli, Eva Braun ve diğerleri– çemberi için, Hitler’le olmak “güneşin hemen yanında oturuyor olmak” gibiydi.

Görgü tanıklarının ifadelerinden, soruşturma raporlarından, kişisel itiraflardan ve şimdiye kadar bilinmeyen kişisel belgelerden tanınmış Nazi tarihi uzmanları olan Douglas Botting ve Ian Sayer, bütün karmaşıklığı ve yetersizliğiyle, durmadan değişen şefkati ve sapkınlıklarıyla Führer’in aşk yaşamının sıra dışı ve ayrıntılı bir portresini sunuyorlar. Yeni nesil için ön açıcı olacak bu eserde yazarlar yirminci yüzyılın en çok nefret edilen ve hor görülen figürlerinden birine ışık tutmayı başarıyorlar.

Aynı yazarların Nazi Gold isimli kitabına ilişkin:

“Efsanevi bir servet ve açgözlülük üzerine bugüne kadar okuduğum en sürükleyici hikâyelerden biri. Her sayfada adım adım çözülen bir gizem. Kendime bunun gerçek bir öykü olduğunu hatırlatmak zorunda kaldım.”

New York Times