Sevenler Yolu

Burhan Cahit Morkaya Sevenler Yolu’nda aldatan ve aldatılan insanların birlikteliklerinden ne beklediklerini, kadın ve erkek kimliklerini irdeliyor; aldatmanın ve aldatılmanın nedenlerini sorguluyor. Ne olduğunu tam olarak bilmediği umutlarının peşinden, nereye ve neden gittiğini bilmeden yolculuğa çıkan bir kadının ve geride bıraktıklarının hikâyesini anlatıyor.

Tükendi

Burhan Cahit Morkaya Sevenler Yolu’nda aldatan ve aldatılan insanların birlikteliklerinden ne beklediklerini, kadın ve erkek kimliklerini irdeliyor; aldatmanın ve aldatılmanın nedenlerini sorguluyor. Ne olduğunu tam olarak bilmediği umutlarının peşinden, nereye ve neden gittiğini bilmeden yolculuğa çıkan bir kadının ve geride bıraktıklarının hikâyesini anlatıyor.

Kategori Roman
Cilt Türü Karton Kapak
Basım Tarihi: 2006
Basım Yeri: Ankara
Baskı Sayısı 1
Ebat: 11.5X19
Dil: Türkçe
Kâğıt Türü: Enzo
Sayfa Sayısı: 235
Barkod: 9789756132586
ISBN: 978-975-6132-58-2
Burhan Cahit Morkaya

1892 yılında İstanbul Silivrikapıda doğdu. Babası Emval ve Eytam Meclisi azalığını yürüten Şeyh Ömer Fahreddin Efendi, annesi Havva Lütfiye Hanımdır. Dedesi Mehmet Ali Efendi saraya yakın bir kişiydi. İstanbula geldiğinde Dergâh-ı Âli Harem-i Hümayun Dairesi’ne alındı, daha sonraki yıllarda kendisine yakınlık gösteren Adile Sultanın Kandillideki sarayında uzun bir süre görev yaptı. Aynı zamanda Silivrikapıdaki Bâlâ Tekkesi’nin de şeyhi idi.

Burhan Cahit; ilköğrenimini Bâlâ Mektebinde, ortaöğrenimini ise evde özel ders alarak sürdürdü. Lise öğrenimini Mercan İdadisinde tamamladı ve Mülkiyeye girdi.1912de tamamladığı Mülkiye öğreniminden sonra emsalleri gibi devlette çalışmayı istemedi. Daha lise yıllarından beri yazı gönderdiği Yeni Gazetede yazarlık yapmaya başladı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Millî Ajansında muhabir olarak çalıştı. Bir süre sonra ise Yeni Gazetenin yazı işleri müdürü oldu. 1918de ise Karagöz gazetesinin başyazarlığına getirildi. 5 Haziran 1920’de Emirler Tekkesi’nin şeyhi Gözügüzel Şuaeddin Efendinin kızı Samiye Hanım ile evlendi. Çift, evlendikten sonra Boyacıköydeki yalılarına yerleşti. Evliliklerinden çocukları olmadı, Morkayanın askerlik yapıp yapmadığı ise tartışmalı bir konu olarak kaldı. 1947 yılında Meclis’te öne sürülen, askerlik yapmadığına dair iddialar üzerine milletvekilliğinin düşürülmesine kadar uzanan bir sürece dâhil oldu.

3 Temmuz 1924’ten 6 Ağustos 1925e kadar Vatan gazetesindeki Hafta Sohbetleri adlı yazılarını kaleme aldı.

Burhan Cahit, henüz lise çağlarında gazetelere yazı göndererek başladığı matbuat hayatını ömrünün son günlerine kadar sürdürdü. Yeni Gazete, Servet-i Fünun, Son Posta, Milliyet, Karagöz, Köroğlu, Vatan, Son Havadis ve Akşam gazetelerinde mizah, siyaset, sohbet, fıkra türünde yazılar yazdı.

Mülkiye yıllarında Yeni Gazetede kaleme aldığı yazılarla başlayan gazetecilik hayatı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Millî Ajansdaki muhabirliğiyle devam etti. Karagözde çıkan, Millî Mücadeleye destek verici nitelikteki yazıları sebebiyle Atatürk tarafından bizzat Ankaraya çağırılıp teşekkür edilen kişiler arasında yer aldı.

1928 yılında on yıldır çalıştığı Karagözden ayrıl ve 1928de harf devrimi ile birlikte sarsıntı geçiren matbuat âleminde Köroğlu gazetesini çıkararak büyük bir riske girdi. Cağaloğlunda bir buçuk katlı ahşap bir binayı satın al; burası, iki oda ve bir sofadan oluşuyordu. Burada kendi romanlarının yanında Aka Gündüz, İskender Fahreddin gibi dönemin ünlü birçok romancısının da eserlerini bastı. Çarşamba ve cuma günleri basılan gazete daha çok Anadoludaki okuma yazma bilen, en azından temel bir eğitim almış insanlara hitap etti.

Gazeteyi günümüz magazin anlayışının ilk örneklerinden biri kabul edebiliriz. Mesela ilk sayılarda gazetede çıplak bir kadın fotoğrafının altında Avrupada zayıf kadınların yüceltildiği fakat bizde şişman kadının beğenildiği, Avrupalı kadınların ise formlarını spora borçlu olduğu yazılıdır. Asrî sayfa adında bir bölüm bulunan gazetede Avrupalı kadınların fotoğrafları, basit şehevî şiirler ve karikatürler bulunur. Sinema bölümünde ise Amerikalı oyuncular hakkında yazılar, fotoğraflar vardır. Asrî sayfalardan birinde Amerikadaki bir güzel bacak yarışması hakkında bilgiler bulunur, bu yarışmaya katılanların güzelliği övülür. Burhan Cahit; kendi gazetesindeki bu duruma mukabil Yunus Nadi, Cumhuriyet’te güzel bacak yarışması düzenlemeyi düşündüğünde buna ilk karşı çıkan kişidir. Bu yarışmanın Türk toplumuna zarar vereceği düşüncesiyle Yunus Nadiye hücum etmiştir.

1928’de yayın hayatına başlayan Köroğlu, Morkayanın vefat ettiği 1949a kadar çıkmaya devam eder. Yazarın vefatından 1955 yılına kadar ise yazarın eşi Samiye Hanım tarafından Bizim Köroğlu adıyla çıkarılmaya devam edilir.

Gazetelerde aylarca süren polemiklere rastlamak otuzlu yılların Türkiyesi için olağan bir durumdur. Hakkında iddiada bulunulan yazarın cevabını öğrenmek için kitleler gazete almaya koşabilmektedir. Bu tür kalem kavgaların o yıllarda belki de en ünlüsü Peyami Safa-Nazım Hikmet kavgasıdır. Olay idealizm-materyalizm ekseninde başlamış, sonra iş şahsileşerek çığırından çıkmıştır. Nazım Hikmetin Namık Kemali küçük düşürücü ifadelerinden etkilenen milliyetçi gençlik, şairin üzerine yürür. Olayların büyümesiyle Nazım Hikmet yurt dışına çıkmak zorunda kalır.

Burhan Cahit’in de aynı yıllarda birçok polemiğe girer. Yunus Nadi ile girdiği polemiğin dışında Vâlâ Nureddin, Peyami Safa, İsmail Müştak ve Burhan Cahitin müdahil olduğu Türkçenin kullanılması ile ilgili bir tartışma yaşanır. Bir taraf yabancı isimlerin kendi dillerindeki gibi yazılmasını ister, Burhan Cahitin yer aldığı diğer taraf ise kelimelerin yazıya telaffuz edildiği gibi, Türkçe imla kuralları ile dökülmesinden yanadır.

Burhan Cahit, Cumhuriyet devrimlerinin yanında bir gazetecidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde yapılan bütün yenilikler Köroğlu gazetesinde yankı bulur. Atatürk’ün adı kullanılmaz, onun yerine Gazi Babamız lakabını tercih eder. Kadınların sosyal durumlarının geliştirilmesine yönelik yazılar, Avrupadan haberler, devrimlerin yarattığı farkları gösteren karikatürler gazetenin sayfalarını süsler.

Burhan Cahit Morkaya Türk Ocağının da ilk kurucuları arasındadır. Ocağın kuruluş çalışmaları Askerî Tıbbiyede başlar. Bu çalışmalar sırasında Mekteb-i Mülkiye mezunları arasından da temsilcilerin olduğu da bilinmektedir. İşte kuruluş çalışmalarında yer alan kişilerden biri de Burhan Cahit Morkayadır.

1930 yılında gözünden hastalanır. İtalyaya tatile çıkmak üzere bindiği trenle Cenevre’ye gitmek zorunda kalır. Sağ gözünden ameliyat olur fakat gözünü tamamen kaybeder. Hastalığı ailesine göre uzun süreden beri devam eden rahatsızlığının sonucudur fakat Vâlâ Nureddine göre İtalya treninin bacasından çıkan duman bu rahatsızlığa neden olmuştur. Burhan Cahid; kısaya yakın orta boylu, koyu kumral, gözleri açık renk, şişmanca ve güleç yüzlüydü. Trenle Avrupaya giderlerken başını pencereden çıkarmış ve gözüne kurum kaçınca yanmış gözünün içi, ameliyat filan para etmemiş İtalyada, bir gözü görmezdi. Roma’da Katolik sörlerden kiraladıkları lojmanda kaldıklarını anlatırlardı. Burhan Cahid, iddiasız ama derli toplu giyinirdi. Şoförlü arabasıyla gider gelirdi matbaasına, Emirgân sırtlarındaki denize hâkim malikânesinden. Gerçekten malikâneydi burası Türkiye çapında.

Gazetesinde siyasî konulara da değinen Burhan Cahit, 21 Temmuz 1946 seçimlerinde Adnan Menderesin davetiyle aktif siyasete girmeye karar verir. Seçimi kazanan 64 Demokrat Parti milletvekilinden biri olarak Meclise girer. Meclis’in 3 Şubat 1947 tarihli toplantısında başlayacak tartışma ve milletvekilliğinin düşürülmesi süreci yazarın rahatsızlanmasına neden olur. Yazarın yaşadığı bu süreci Burak Çetintaş şöyle aktarır:

“Burhan Cahid Morkaya’nın milletvekilliğinin düşürülmesi teklifi CHP’li milletvekillerinden emekli general Vehbi Kocagüney tarafından hazırlanan on sekiz imzalı bir dilekçe ile gündeme gelmişti. Vehbi Paşa kürsüye, ilgili komisyonun, Morkayanın milletvekilliğinde bir mahsur bulunmadığı kararını almasının ardından dayanamayarak birkaç cümle sarf etmek istediğini söyleyerek geldi ve genelkurmaydan istetilen belgelere dayanarak yazarın askerliğini yapmamış olduğunu kesin bir dille yineledi. Kürsüyü terk etmeden evvelki son sözleri ise Büyük harpte Enver Paşanın koltuğuna sığınıyor, İstiklâl Harbinde vatan evlâtları hürriyet misakını kanlarıyla imza ederken Morkaya ortada yok! Bunu bir parti gayretiyle söylemiyorum, memleket davası olarak söylüyorum. Komisyonun verdiği karara hürmetim vardır, lâkin mesele açılınca gönlüm bir türlü razı olmadı, şimdi kırmızı reyimle geri dönüyorum... olur.

Refik Koraltan, Süreyya Örgeevren ve Komisyon Başkanı Kemal Turan ise Morkayanın böyle bir suçu olmadığını, askerlik yapmadığına dair geçmişte herhangi bir takibata uğramadığını, dolayısıyla hükümlü olmadığı için milletvekili olmak hakkına sahip bulunduğunu anlatırlar. Kemal Turan son olarak Morkayanın milletvekili seçilmeye engel teşkil edecek hususların yer aldığı 12. maddeye uyan hiçbir durumunun söz konusu olmaması dolayısıyla mazbatasının onaylanmasının gerekliliğini savunur.

Bundan sonra Kâzım Karabekir başkanlığındaki Meclis oylamaya geçer ve oy veren 290 milletvekilinden 207si Morkayanın mazbatasını reddeder. Böylelikle Burhan Cahid Morkaya, seçim listesinde milletvekili olma hakkı kazandığı hâlde Meclis içinde yapılan oylamayla bu hakkı kaybeder. Mazbatayı reddedenler arasında İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Cevdet Kerim İncedayı, Suut Kemal Yetkin, Esat Uras, Cemil Cahid Toydemir, Şükrü Saraçoğlu, Kemalettin Kamu ve Orhan Seyfi Orhon da vardır. Yaşadığı bu çalkantılı olaylar Burhan Cahitin sağlığını iyice sarsar. 14 Mart 1947de yüksek tansiyon neticesinde kriz geçirir. Doktorları konsültasyon sonucunda uzun bir seyahatin sağlığına iyi geleceğine karar verir ve onu Avrupa’ya gönderirler. Uzun süren Avrupa seyahatinde sağlığı daha da bozulur. İstanbula döndüğü hafta yapılan 22 Eylül 1947 tarihli yeni kontrolde Cahit Beyin hasta olduğu anlaşılır.

Durumu her geçen gün kötüye giden Burhan Cahit, Eylül 1948’de Amerikan Hastanesine yatırılır. Buradaki doktoru Muzaffer Şevki Beydir. İstenilen sonuç elde edilemeyince hasta bu defa 1 Kasım 1948de Alman Hastanesine nakledilir. Hiçbir şey yapılmayacağının anlaşıldığı tarih 12 Kasımdır. O gün Kervansaray apartmanındaki dairesine döner. 20 Ocak 1949 Perşembe günü, akşam saat dokuza yirmi kala Elmadağdaki evinde vefat eder.

ESERLERİ

ROMANLARI

Coşkun Gönül

Aşk Bahçesi

Gönül Yuvası

Kızıl Serap

Ayten

Harp Dönüşü

Hizmetçi Buhranı

Adam Sarrafı

Komşumun Romanı

Aşk Politikası

Şeyh Zeynullah

Yüzbaşı Celâl

Köy Hekimi

Bir Çatı Altında

İhtiyat Zabiti

Yalı Çapkını

ğün Gecesi

Yeşil Yuva

Cephe Gerisi

Dünkülerin Romanı

Gurbet Yolcusu

Kır Çiçeği

Patron

Sevenler Yolu

Nişanlılar

Bir Kış Gecesi

Yaprak Aşısı

Köydeki Dost

 

HİKÂYE KİTAPLARI

Bizans Akşamları

Bu Yaşdan Sonra

Hüsam Efendi

Hüsam Efendi’nin Kızı

Başımın Yazıları

 

GAZETE YAZILARI/ FIKRALARI

Karagöz’ün Fıkraları

Köroğlu

 

TARİH ÇALIŞMASI/ BELGESEL

Gazi Mustafa Kemal

İzmir’in Romanı

Gazi’nin Dört Süvarisi

Mudanya-Lozan-Ankara

Atatürk’ün İki Cephesi

 

PİYES

Gavur İmam

 

Kaynak: Burhan Cahit Morkaya Romanlarında Milliyetçilik Unsurları, Yüksek Lisans Tezi, Zeynep Çakıroğlu, 2019 Burhan Cahit Morkayanın Romanlarında Sosyal, Siyasi Ve Kültürel Meseleler Yüksek Lisans Tezi, Recai Demir, 2010

 

Kullanıcı Yorumları

Henüz hiç yorum yapılmadı.

Yorum Yap

Yorum yapmak için kullanıcı hesabınızla giriş yapmalısınız!

Giriş yapmak için lütfen tıklayınız.