Uzaklaşan Yol - Gençliğimin Rüzgârı

Kalbi kırık olan iki insan, Cahide ve Aziz hayatlarının durma noktasında kader misali bir araya gelir. Cahide, hayatından vazgeçecek kadar yaralı ve hayal kırıklığına uğramış bir vaziyette kayalıklara dayanmış, kısacık ömrüne veda etmektedir. Aziz ise görmüş geçirmiş ancak onun da kalbini yaralamış bir kadının acısı yüreğinde bu sahneye şahit olmak üzeredir. Farklı dünyalar olan bu iki insan yalnızca kalp ağrısıyla ortak bir noktada buluşur ve hayatlarının akışını değiştirmek üzere bir yola baş koyarlar.

66 TL 110 TL

Kalbi kırık olan iki insan, Cahide ve Aziz hayatlarının durma noktasında kader misali bir araya gelir. Cahide, hayatından vazgeçecek kadar yaralı ve hayal kırıklığına uğramış bir vaziyette kayalıklara dayanmış, kısacık ömrüne veda etmektedir. Aziz ise görmüş geçirmiş ancak onun da kalbini yaralamış bir kadının acısı yüreğinde bu sahneye şahit olmak üzeredir. Farklı dünyalar olan bu iki insan yalnızca kalp ağrısıyla ortak bir noktada buluşur ve hayatlarının akışını değiştirmek üzere bir yola baş koyarlar.

 Dertlilerin birbirinin dilinden iyi anladığını söylerler. Gel, hayatıma karış. Birbirimize dayanarak yaşamayı bir deneyelim. Dertlerimizi birbirimize anlatmakla belki teselli buluruz. Yahut bilinmez, belki bir gün, eskileri unutur, hatta mesut bile oluruz.

                                                                                                                                               ***

Duru bir güzelliğe sahip olan Asuman’ın, sevgi dolu eşi Doktor Kenan kendisini, varlıklı ve huzurlu hayatlarını altüst edecek bir hevese kaptırır. Asuman zorlu bir mücadelenin içerisinde yuvasını korumak ve çocukları olan Sevinç’in geleceği ile ruh hâlinin bozulmaması için birçok acıya göğüs gerer. Savruk bir yaşayışa kapılan kocasını toparlamak Asuman’ı manen yıpratsa da güçlü karakterini sarsılmaz bir irade ile ayakta tutar. O eski masum yuvanın geleceğinde ise Asuman, önemli bir rol oynayacak ve aile olmanın önemini hususiyetle gösterecektir.

 İnsanın insanı affetmesi gülünç bir şey. Çünkü affettim demek ne ifade eder, sanki? Neyi değiştirebilir? Hakiki manada affetmek yalnız Allah’a mahsustur. İkimiz de bunu ondan isteyelim, eğer yüzümüz varsa... Çünkü senin bu maceranda ben kendimi de suçlu buluyorum Kenan.

Kategori Roman
Cilt Türü Karton Kapak
Basım Yeri: Ankara
Baskı Sayısı 1
Ebat: 13.5X19.5
Dil: Türkçe
Kâğıt Türü: Kitap Kâğıdı
Sayfa Sayısı: 512
Barkod: 9786051216843
ISBN: 978-605-121-684-3
Mükerrem Kâmil Su

1906 yılında Bursa'da doğdu. Anne, baba ve kız kardeşinin yanı sıra büyükbaba, hala gibi aile büyüklerinin de olduğu bahçeli bir evde büyüdü. Çocukluk yıllarını daha sonra Karakız adlı otobiyografisinde kaleme aldı. Eserinde kendi ağzından dile getirdiğine göre dört-beş yaşlarındayken amcası tarafından yapılan bir sınavda başarılı oldu ve birinci sınıfı atlayarak doğrudan ikinci sınıftan okul hayatına başladı. Bir hafta içinde yazmayı öğrendi. Mutlu bir çocuktu. Ancak mutlu günleri uzun sürmedi: Amcası hastalandı ve çok geçmeden vefat etti. Ardından babası savaşa gitti, ağır yaralı olarak dönse de iyileşemedi. Mükerrem Kâmil Su'yu, annesi ve kız kardeşi ile birlikte acı dolu günler bekliyordu.

Annesinin evlenme kararı alması üzerine kardeşi ile birlikte Bursa'ya, Hacı Baba'nın yanına döndü. Burada geçen günler, onun için birer acı hatıraydı: Her türlü ev işini yapmaya mecburdu. Bunun üzerine hakaret ve işkencelere de maruz kalıyordu. Kardeşi ile birlikte okullarına gidemedikleri, kitap ve defter eksikliği çektikleri oluyordu.

Halası tarafından yaşı büyütülerek Darulmuallimat Çapa Kız Öğretmen Okuluna kaydolan Mükerrem, yokluk içinde geçen günlerde sıklıkla öğretmen olacağı günü düşlemekteydi.

Çapa Kız öğretmen Okulu, onun için bir dönüm noktası oldu. Başta Süleyman Şevket Bey olmak üzere birçok öğretmeninden etkilendi. Her fırsatta köşeye çekilip küçük hikâyeler yazdı. Lakin diplomasını aldığı gün çok sevdiği öğretmeni ona on beş yıl boyunca hikâye yazmamasını, çevresini iyi tanımasını, insanları anlamaya çalışmasını ve iyi bir gözlemci olmasını öğütlediğinde hayal kırıklığına uğradı. Süleyman Şevket Bey, onu, “geleceğin Halide Edip’i” olarak görüyor; aslında yaşamında ona ışık tutacak sözler sarf ediyordu.

Mükerrem Kâmil Su, otuz yıl boyunca ülkenin çeşitli yerlerinde şube muallimliği, başmuallimlik, müdür muavinliği, Türkçe öğretmenliği gibi görevlerde bulundu. Bu süreçte çeşitli gazete ve dergilerde hikâye, roman tefrikası ve yazılar yayımladı.

1925 yılında bir evllik yapan yazar, iki çocuğa sahipti. 1969 yılında kızı Serap'ı; 1975 yılında da oğlu Sedat'ı genç yaşlarında kaybettiğinde canına kıymayı düşündü.

1995 yılında, arkasında birçok eser bırakarak Ankara'da vefat etti.

Kaynak: Nurdan Fakı, Mükerrem Kâmil Su ve Çocuk Edebiyatı, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Konya 2010.

 

Eserleri:

 

Sevgim ve Izdırabım (1934)

Bu Kalb Duracak (1935)

Dinmez Ağrı (1937)

Sus Uyanmasın (1939)

Istıranca Eteklerinde (1939)

Çırpınan Sular (1941)

Ateşten Damla (1942)

Sızı (1943)

Bir Avuç Kül (1944)

Gizlenen Acılar (1944)

Uyuyan Hatıralar (1944)

Kullanıcı Yorumları

Henüz hiç yorum yapılmadı.

Yorum Yap

Yorum yapmak için kullanıcı hesabınızla giriş yapmalısınız!

Giriş yapmak için lütfen tıklayınız.